Mut Son Dakika
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

HABER ARA


Gelişmiş Arama

TARİH CENNETİ BİR İLÇEYE SAHİP ÇIKAMIYORUZ

HASAN ÇETİN

27 Aralık 2023, 07:21

HASAN ÇETİN

Bazılarına acı olacak ama artık söyleme zamanı geldi geçti bile. Tarih cenneti bir ilçe olan Mersin’in Mut ilçesinde nedense tarihi yerlerini bir türlü tanıtamayan bir yetkililer var.

Şöyle bir bakıyorum Mut ilçesi kadar tarihi yerleri olmayan il ve ilçeler, tarihlerini tanıtım için ellerinden geleni yapıyorlar. Bizim Mut ilçesindeki yetkililer ise maalesef koltuk da sefa sürdürmekten başka bir şey bilmiyorlar.

Saymakla bitmeyen bir tarihi eser yapısına sahip bir ilçeyiz. Tarihi mekanlarımızı sayacak olursak inan kalem yetmez. Bu gün Arabistan’a hacca giden Müslüman kardeşlerim Hac görevlerini yerine getirmek için gidip geliyorlar. Tanıtım süper.

Hıristiyanlar hac görevini yerine getirmek için Mut ilçesinde bulunan Alahan Manastırına gelerek Haç görevlerini yerine getirmiş oluyorlar.

Yetkililere soruyorum hangisinin haberi oluyor. Veya hangisi bunu dile getirip reklamını yapıyor. Görmedim ki inanın dile getiren basında olmasa fos, zaten o yetkililere sorsam Alahan manastırının tarihini bile çoğu merak edip okumamıştır bile.

Varmı bu yetkililerden Mut’un tarihini bilen. Bu soruyu bana sorsalar iannın gülerek cevap veririm. Bilen çıkacağını sanmıyorum.   

İşte size Mut’un tarihini anlatayım da öğrensinler.

“MUT’UN TARİHCESİ”

Mut İlçesi, Yontma Taş ve Cilalı Taş Devri izlerini taşımakla birlikte İlçenin kuruluşunun Hititlere dayandığı ve o zamanki adının Yenika veya Yenikande olduğu ve ismin "Yenişehir" anlamına geldiği söylenir.İlçenin Romalılar dönemindeki ismi CLAUDO POLİS olduğu, Mut Kalesinin batı kısmındaki kitabeden anlaşılmaktadır.

M.Ö 334 yılında Büyük İskender tarafından Makedonya topraklarına katılan ve Büyük İskender'in komutanlarından MUT'S veya MUT'YOS isimli bir komutanın yaşadığı ve İlçenin bugünkü isminin komutanın adından geldiği sanılmaktadır.

Abbasi Halifelerinden Harun Reşit zamanında (786–809) tarihleri arasında Mut müslümanların eline geçer.11.y.y da Selçuklu Oğullarının bir boyu olan Yörük Beyleri, Mut ve yöresinin yönetimini ellerine geçirmiştir. Selçuklulardan sonra Karamanoğulları'nın eline geçen yöre 1466 yılında Fatih Sultan Mehmet'in vezirlerinden İshak paşa tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. İshak paşa Mut Kalesini onarmıştır.1. Dünya Savaşı sonunda İtalyanların işgal bölgesine düşen Mut fiilen işgal edilmemiş, işgal edilen komşu İlçelerinin yardımına koşarak Kurtuluş Savaşına girilen katkılarından dolayı Ulu Önder Atatürk'ten tebrik telgrafı almıştır.

COĞRAFİ DURUM

Mut İlçesi Toros dağları eteklerinde, Göksu Nehri kıyılarında kurulmuştur.Doğusunda Silifke, Batısında Erdemli, Kuzeyinde Karaman ve Güneyinde Gülnar topraklarıyla çevrili Mersin-Karaman Devlet karayolu (D-715) üzerinde ve 250-300 rakımda yerleşimi bulunmaktadır.
İlçenin toplam alanı 2860 km2.dir. Akdeniz iklimi ile karasal iklimin karakteristik özelliğini taşıyan İlçede, yazları kurak ve sıcak, kışları ılık ve yağışlı geçer m2' ye düşen yıllık yağış miktarı 412 kg.dır. Kozlar ve Sertavul yaylaları ile Çınaraltı ve Karaekşi Milli Parkları mevcuttur.

Hiç olmazsa benden öğrenin bak ne kadar geçmişe sahip bir ilçeyiz ey yetkililer.

Mut kalesi inanın çok eski tarihe sahip. Bazen gidiyorum şöyle bir seyir yapayım diye maalesef içkicilerin, uyuşturucu kullananların ve çevreyi kirletenlerim mekanı olmuş durumda. Buradan soruyorum sizin bir görevinizde buraya sahip çıkmak. İşte Mut Kalesinin tarihcesi.

“MUT KALESİ’NİN TARİHCESİ”

Kalenin yapılış tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber ilk çağlara kadar uzandığı tahmin edilmektedir. Küçük bir garnizonu anımsatan kalenin temel taşları rektoponel düzgün kesme taşlarla örülmüştür. Bizans ve Karamanoğulları döneminde tamir gören kale, 1992 yılında Kültür Bakanlığı’nca yeniden restore edilmiştir.  Kalenin dört adet burcu bulunmaktadır. Kalenin içinde bir de iç kale diye adlandırılan kule vardır. İçinde çınar altına çıkan tüneller vardır. Mut Kalesi, Ermenek Kalesi’nin 1228’de alınmasından kısa bir süre sonra Kerimüddin Karaman Bey tarafından fethedilmiştir. Uzun süre Karamanoğulları beyliği idaresinde kalan kale, İshak Paşa’nın 1470 yılındaki Karaman seferi sırasında Osmanlı idaresine girmiş, İshak Paşa kaleyi tamir ettirmiştir. Mut Kalesi’nde 1476 yılında, yani Osmanlı idaresine geçtikten hemen sonra 294 muhafız bulunmaktadır. Aynı yıl bunların maaşları (mevâcip) toplamı 500.421 akçe olup, Gelibolu Gümrüğünden karşılanmaktadır. 1522 yılında ise kalede 1 dizdar (kale komutanı), 1 kethüda (Yardımcı), 1 imam, 1 topçu, 1 anbarî, 1 cebeci (zırhlı sınıfına mensup nefer), 1 bevvâb(kapıcı), 3 suyolcu, 20 varsak (Türk boyu, kabile) ve 70 merdân(insan,erkek, yiğit) olmak üzere toplam 107 muhafız bulunmaktaydı. Maaşları toplamları ise günlük 488, yıllık 172.752 akçeydi. Bu tarihte kaledeki silahlar arasında 34 top, 652 taş gülle, 8 sandık barut, 248 tüfek, 33870 tüfek fındığı vardı. Mut Kalesi muhafızlarının sayısı 16. yüzyılın son 20 yılında düşmüştür. Nitekim 1584 kılında kalede 73 muhafız bulunmaktadır. Bunların yanında hisar dirliğinden ma’zûl (işten çıkarılmış) yaz ve kış kalede sâkin olan ve muhafaza hizmeti gören 22 ma’zûl muhâfız daha bulunmaktaydı. 1640 yılında ise kalede 1 dizdar (kale muhafızı, ağası) ve 1 kethüda olmak üzere toplam 43 muhafız mevcuttu.

Hıristiyanların hac görevini yerine getirdiği Alahan Manastırı ise.

“ALAHAN MANASTIRI”

Evliya Çelebi'nin "Ustasının elinden yeni çıkmış gibi duruyor" diye anlattığı Alahan Manastırı, Mersin-Karaman karayolu üzerinde, Mut'un 20 km. kuzeyinde Geçimli köyü civarındadır. 1300 m. yükseklikte ve Göksu Vadisine bakan dik bir yamaca oturtulmuştur. 

Hıristiyanlığın Kapadokya ve Likonya (Konya)' da yayılması sırasında bu yeni dini kabul edenlerin takibe uğraması, inanmayanlar tarafından öldürülme korkusu, Hz. İsa'ya inananları dağlık bölgelerdeki mağara kaya oyuklarında ibadete zorlamıştır. St. Paul ve yine Tarsus'ta yaşamış Hıristiyan öncülerinden Barnabas ile birlikte Hıristiyanlığı yaymak için Konya-Kapadokya ve Antalya-Antakya'ya kadar maceralı yolculuklar yapmıştır.

İşte bu iki Hıristiyan Aziz'in gezileri sırasında konakladıkları her yerde anılarına mabetler yapılmıştır. Alahan Manastırı bunlardan biridir.

440–442 yıllarında yapılmış olduğu tahmin edilen Alahan Manastır Külliyesi, Batı Kilisesi, Manastır, Doğu Kilisesi, kayalara oyulmuş keşiş odacıkları ve çevredeki mezarlardan oluşmaktadır. Kilise binaları, Ayasofya Müzesi ile ortak mimari özellikleri taşımaktadır. Süslemesinde usta bir taş oymacılığı görülür. İlk kilise korint başlıkla iki dizi sütunla üç nefe ayrılmıştır. Narteksten ana mekana geçilen kapının atkı ve yan dikmeleri kabartmalarla süslüdür. St. Paul, St. Pierre figürlerinden başka bir çelengi taşıyan altışar kanatlı Cebrail, Mikail'in simgesel yaratıkları ezişi, kükreyen aslan, kartal ve öküz sembolleri, İncil yazılarının tasvirleri, üzüm salkımları, asma yaprakları ve balık motifleri zengin bir şekilde tasvir edilmiştir.

Kiliselerin doğusundaki geniş avlunun güneyinde dinsel törenlerin yapıldığı dehliz, 11 m. uzunluğunda kemerli ve sütunlu bir galeri şeklindedir. Galerinin ortasında kalabalık kabartma süsleme ile her yanı işli büyük bir niş bulunmaktadır. Galeride apsisli vaftizhane ve karşısında Alahan Manastırının en görkemli yapısı olan mezarlar bulunmaktadır. Bu mezarların kuzey duvarı kayaya yontulmuş, üst örtüsü yoktur. Ana nefin ortası ilginçtir. Burası paye ve sütunlara oturan dört kemerle örtülü kare planlı bir kule biçimindedir. Kuli yukarıda sekizgene dönüştürülmüştür. Kapı çerçevesi süslüdür.

Sırası gelince dile getirelim işte Mavga Kalesi varmı yetkililerden tarihini bilen. Okuyunda öğrenin.

“MAVGA KALESİ”

Kozlar Yaylası yakınında Mut' tan 16 km. uzaklıkta olup, sağlam kalan bir burcundaki kitabeye göre Alaattin Keykubat'ın emri üzerine 1230 yıllarında yapılmıştır. Sarp ve dik kayalar üzerine yapıldığından görünüşü ürperti vermektedir. Yüksekliği 150 m2’dir. Kale içindeki odalar, ağırlar, yemeklikler, sulama tekneleri ve içi Horasan harcı ile sıvanmış su sarnıçları kayalara oyularak oluşturulmuş olup büyük emek harcanmıştır.

İlçemizde öyle bir kilise var ki gezilmeye değer. İşte size Dağpazarı kilisesi.

“DAĞPAZARI KİLİSESİ (CORAPİSSUS)”

Mut İlçesinin 35 km kuzey batısındadır Antik ismi Corapissus olan kentin antik yol üzerinde oluşu eski kente ayrı bir önem verildiğini göstermektedir. Antik kentte hayat ağacının kollarına asılmış çok sayıda hayvan ve geometri desenlerle bezenmiş taban mozaiği göze çarpar. 15x5.50 m. ölçülerinde olan taban mozaiğinin hangi yapının taban döşemesi olduğu bilinmemektedir. Antik kentte mozaiğin yanında 3 adet heroon tipi mezar oldukça yıpranmıştır. Bizans dönemine ait kilisenin ise apsisi ve bazı duvarları ayakta kalabilmiştir Köyün güneyindeki vadide ise kaya mezarlarının bulunduğu necropol sahası bulunmaktadır. Köylüler tarafından soğuk hava deposu olarak kullanılan sarnıçlar vardır.

Bazı tarihi yerlere devam ediyoruz.

“BALABOLU HAREBELERİ (ADRASOS)”

Mut'un batısında bulunan 40 km. uzaklıktaki Yalnızcabağ Köyü yakınındaki Değirmenlik yaylasındadır. Büyük bir antik yerleşim alanı olduğu görülmektedir. Çok sayıda lahit ve duvar kalıntıları vardır.

Varmı böyle bir tarih kokan Cami. Türbesinde kimlerin yattığını bile bilemeyen yetkililer.

“LAAL PAŞA CAMİİ”

Karaman oğulları İbrahim Bey'in emirleri ile Laal Paşa tarafından yaptırılmıştır. (1356–1390) Kare planlı ve orta kubbeli olan cami düzgün kesme taşlarla inşa edilmiştir. Kitabesine göre iki defa onarım gören caminin bahçesinde 2 adet türbe bulunmaktadır. Kümbetlerin birinde 3 adet, diğerinde ise 4 adet mezar bulunmaktadır. Evliya Çelebi Seyahat-Namesi’ne göre Laal Paşa bu kümbetlerin birisinde yatmaktadır.

Lala ağa Camisinin doğusunda iki türbe vardır. Üzeri konik çatı ile örtülü olduğundan bunlara kümbet demek daha doğru olur. Muntazam kesilmiş küfeki taşları ile yapılmış kümbetlerin birinde üç, diğerinde dört mezar vardır. Bunlardan biri Karamanoğullarından Musa Bey'e (Lala ağa)' ya aittir.

Öyle bir hanlar varki işte size birtanesi.

“SARTAVUL HANLARI”

Karaman karayolunun Toros dağlarını aştığı en yüksek nokta olan Sertavulbeli'nin Mut tarafındadır. Mut'a 38 km. uzaklıktadır. Yolcuların sıkıntılarını ve ölümle sonuçlanan kazaları önlemek için Sertavul Beli'nin Mut ve Karaman tarafında 5'er km. arayla Tonoz örtülü birer han yapılmıştır. Halen, köylüler arasında kış günleri gidiş-gelişlerde ve herhangi bir arızaya uğrayan otobüs yolcuları bu hanlarda bulunmaktadır.

Doğduğu yere sahip çıkan çokda mezarının nerde olduğuna sahip çıkan tek Mut ilçesi var. Çünkü kanıt olarak Mezarı Mut İlçesinde.

“KARACAOĞLAN VE HEYKELİ”

Çınaraltı Parkında Belediyenin girişimi ile Mut'lu Heykeltıraş Hüseyin Gezer tarafından ücretsiz yapılan Pleglas heykel, Mut şenlikleri sırasında 8 Haziran 1973 günü yapılan törenle açılmıştır. Büyük bir halk şairi olan Karacaoğlan'ın hayatı üzerine yapılan araştırmalarda kesin bir bilgi yoktur. Son yıllarda yapılan araştırmalarda ve şiirlerinde yapılan incelemelerden onun 1606 da doğmuş 1670 yılında ölmüş olduğu tahmin edilmektedir. Her ne kadar doğduğu yer bilinmiyorsa da öldüğü ve mezarının bulunduğu yer bellidir. Kendisinin Güney Anadolu'da yaşayan Türkmen aşiretinden olduğu daha doğrusu Mersin'li olduğu muhakkaktır. Şiirlerinden anlaşıldığı kadarıyla kendisi pek çok yer gezmiş, aşkı ve tabiat sevgisini yaşadığı hayatı, çağının konuşma dili ile öz Türkçe olarak işlemiş ve anlatmış bir halk şairidir. 

Gelelim dağ camiisine

“DAĞ CAMİİ”

Dağ Camii, Mut'un 2 km güneybatısındadır. Selçuklular dönemine ait olduğu (11. yy. sonları) sanılmaktadır. Çevredeki devşirme taşlarla yapılmıştır. 

Alaoda magarasınıda unutmayalım.

“ALAODA (MAĞARASI)”

Mut-Karaman yolu üzerindeki Geçimli (Malya) Köyü'ndedir. Mağaranın tabanı mozaik döşemedir. Yapılış tarihi kesin olarak bilinmemektedir. 1955 yılında Prof. Michael Gouche tarafından yapılan araştırmada burada bulduğu yazı da okunamamıştır. için olduğu bozuk devamı yazının rastlanmış ibaresine sevilmiş...? tarafından tanrımız annesi Hirstos Hanım Bereketli Karamanoğulları İbrahim Bey'in emirleri ile Laal Paşa tarafından yaptırılmıştır. (1356-1390) Kare planlı ve orta kubbeli olan cami düzgün kesme taşlarla inşa edilmiştir. Kitabesine göre iki defa onarım gören caminin bahçesinde 2 adet türbe bulunmaktadır. Kümbetlerin birinde 3 adet, diğerinde ise 4 adet mezar bulunmaktadır. Evliya Çelebi Seyahat-namesi'ne göre Laal Paşa bu kümbetlerin birisinde yatmaktadır.

Öyle bir tarihi köprü ki görülmeye değer.

“SÖĞÜTÖZÜ KÖPRÜSÜ”

Roma dönemine ait olduğu bilinmektedir. Elde köprüyle ilgili başkaca bilgi bulunmamaktadır. 

Bakımsız ve sahipsizlikten yok olmaya terk edilmiş tarihi kalıntılar.

“SİNOBİÇ KALINTILARI”

Mut İlçesinin 3 km kuzeyinde bulunan Yeşilyurt Köyü'nün sınırları içeresin de bulunan Sinobiç kalıntıları özellikle Ardıçtepe mevkiindedir. Roma dönemine ait çok miktarda lahit ve tepede 2 adet su sarnıcı ile duvar kalıntıları mevcuttur. Bazı kaynaklarda adı Polisandos olarak geçen Sinobiç'in antik ismi kesin olarak belli değildir.

Birde kızıl minaremiz var. 

“KIZIL MİNARE” 

Rengi nedeniyle bu adı almıştır. Yapılış tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte Karaman oğulları döneminde yapıldığı sanılmaktadır.

“NURE SOFİ TÜRBESİ”

1228 yılında Selçuk Sultanı 1. Alaiddin Keykubat tarafından Ermenek Kalesi civarına yerleştirilen Karamanoğlu Beyliğinin ilk tarihi şahsiyeti Nure Sofi'dir. Karaman adını verdiği oğluna beyliği devretmesinden sonra ömrünü Mut'ta geçirmiş ve ölümü üzerine Sinanlı nahiyesi Değirmenlik Yaylası (Yalnızcabağ köyü) 'ne gömülmüştür.

“YERKÖPRÜ ŞELALESİ”

İlçe merkezine 35 km uzaklıktaki bu doğa harikası, Göksu nehrini besleyen Ermenek çayının uzun yıllar boyu süren topraktaki aşındırma etkisi sonucu derin bir vadi meydana gelmiştir. Doğal su tünelinin uzunluğu 250 metredir. Yerköprü 'de göreceğiniz doğal tünel ve şelale size unutulmaz bir gün geçirtecektir.

İşte ilçe halkının piknik alanlarının başında gelen bir yer. 

“KARAEKŞİ” 

Karaekşi ilçeye bağlı 3 km uzaklıkta orman içi dinlenme yeridir, içinde alabalık üretme çiftliği de bulunan Karaekşi, doğal güzellikleriyle dikkat çeken ve Orman Bakanlığı'nca Milli Park ilan edilen bir dinlenme yeridir. 

Saymakla bitmez yüzlerce delikten su fışkıran bir pınar. Ama yinede adına Kırkpınar demişer.

“KIRKPINAR”

Etrafındaki köylere içme ve sulama suyu da sağlayan Kırkpınar'ın adı buradaki kaynak sularından gelmektedir. Pek fazla bilinmeyen Kırkpınar, burayı ziyaret edenler için güzel anılar bırakacaktır.

İşte tarih kokan ilçemizin bazı tarihi yerleri inanın saymakla bitmez. Yetkililere buradan sesleniyorum Mut ilçesinin tarihi yerlerinin tanıtımı için neden girişimde bulunmuyorsunuz. Yoksa tanıtmakmı istemiyorsunuz. Öyle bir şey yok diyorsanız buyurun sizi göreve davet ediyoruz diyen vatandaşlar, o zaman görevinizi yapın diyorlar.

 

Bu haber 275 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

ANKET

MUT YETERİNCE HİZMET GÖRÜYORMJ




Tüm Anketler

ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI FİYAT ŞEYTANLIĞI23 Kasım 2024


RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Altyapı: MyDesign Haber Sistemi