| ||||||||||
| ||||||||||
HABER ARAEN ÇOK OKUNANLAR |
KILIÇDAROĞLU,İKTİDAR HİSTERİSİ VE NARKO DEVLET TASAVVURU07 Kasım 2022, 14:26 Siyaset, halka hizmetin bir aracı olması yanında dünü ve bugünü harmanlayarak yarınlara dönük bir perspektif çizen ‘’milli bir duruşun akılla vücut bulması, akil bir davranışla buluşması’’ durumudur. Siyasetin literatürdeki tanımı bu olsa da bazıları için bu tanım siyaset için acaba şişede durduğu gibi duruyor mu olması gereken tanıma uyuyor mu soruların da beraberine getiriyor. İsterseniz bunu bugün yaşayageldiğimiz birkaç örnek ve soruyla irdeleyelim. Bu ülkeye 40 yıldır musallat olan 45 bin insanımızı hayattan koparan PKK terör örgütünün siyasi uzantısı olarak ‘’ beşinci kol’’ faaliyetiyle adeta ‘’ asit üreten fabrika’’ gibi işlev gören sözde legal bir partinin 6 milyon oyunu devşirmek uğruna yaşanan bu siyasal çıkmazı milli duruşla ifade edebilmek mümkün mü? Zehirli sarmaşık misali sureti haktan görünüp yıllarca devlet bünyesini sararak devleti içten ele geçirerek 15 Temmuz 2016’da 251 kişinin şehit edilmesinin müsebbibi ‘’ ikinci beşinci kol’’ FETÖ’ye yönelik olarak iki yanlıştan bir doğru çıkmaz mantık gerçeği ortada iken ‘’ lakin sizde eskiden birlikteydiniz’’ klişesine sığınılarak “atılacak taşla kurbağayı ürkürmemek’’ adına buradan gelecek oyu kaybetmemek, bu oluşuma teşne olmak izahı kolay bir durum mudur? Doğup büyüdüğü yıllarca yüksek bürokrat olarak kendisine önemli görevler tevdi eden kendisini cumhuriyetle yaşıt bir partinin genel başkanı yapacak kariyerine kapı aralayan ülkesini, yabancı devlerin operasyonu için açık hale getiren ‘’ NARKO DEVLET’’ pozisyonuna hapsetme bühtanı ne ile izah edilebilir? Ülkesini Narko devlet olarak tanımlamanın ne gibi sorunları beraberinde getireceğini idrak edememek bir akıl tutulumdan başka ne olabilir? Erdoğan’ın yönettiği ülke ‘’ cari açığını uyuşturucuyla finanse ediyor’’ demek ayakları üzerinde yeniden doğrulmaya çalışan bu kadim ülkeyi 3.sınıf ülke olarak algılanma ve anılma gibi kronik siyasal sorunlara davetiye çıkartılması olası iken bir genel başkanın bunu idrak edemiyor olması bir ulusal güvenlik sorunu değil midir? Yurt dışına çıkacak devlet yetkilileri veya T.C. pasaportuna sahip Türk insanı havaalanlarında ve gümrük giriş ve çıkışlarında nelerle ne gibi sorunlarla karşılaşacak hangi aşağılanma ile yüzleşecek bu durumun bir genel başkanca bu hesap edilememesi ne kadar zor olabilir? Bir çoğumuz biliriz ki bir ülkenin pasaportu o ülkenin yurt dışındaki kimlik ve tüzel kişiliğini temsil eder. Ve bu kimlik kolay elde edilemez. Bu kimlik bir ülkenin uluslararası arenada ekonomik, siyasal, askeri potansiyelinin uzun yılları alan algısının zamanla olguya dönüşmesinin evrimleşme sürecini bu durumun ‘’ ÇİP’’ olarak o ülkenin pasaportuna yüklenmiş halini ifade eder. Öyle ki bir anlık ruhsal ve zihinsel buhran ile önü arkası hesaplanmadan söylenen sözler, gereksizce yapılan hamleler hele bir de Cumhurbaşkanlığı hedefleniyorsa üzerinde iyi düşünülmesi sonucun iyi hesap edilmesi gerekir. Zira arkası önü hesaplamadan yapılan bu tür hamleler iktidarlardan çok hepimizinde içinde bulunduğu Türkiye gemisine zarar vereceğinin gemide meydana gelen hasarın hepimizi birlikte batıracağını unutmamak gerekir. Bakın Yunanistan’a… Ana muhalefet lideri Aleksis Çipras , Miçotakis’i içeride kıyasıya eleştirirken Türkiye dahil uluslararası alanda ulusal konularda ses çıkartmak bir yana Miçotakis’in yanında durduğunu görürsünüz. ABD, İngiltere, Fransa veya Almanya’ya bakın hiçbir muhalefet lideri göremezsiniz ki uluslararası alanda ülkesini şikayet etsin, iktidara gelme pahasına yasaklı alanlara tevessül etsin. Şunun bilinmesi çok önemlidir. ‘’Zehirli bünyelerden siyaset devşirmek, zehirleyen dille siyaset üretmek siyaset değildir.’’ Zira her işin bir ahlakı edebi olduğu gibi siyasetinde bir ahlakı edebi vardır. ‘’ Yasaklı alanları’’ kullanarak siyaset devşirmek, olur olmaz şeyleri ortaya atarak bunlardan medet ummak belden aşağı vurarak siyaset üretmek, siyaseti uzun vadeli düşünüyorsanız uzun siyaset parkurunda nefes darlığına sebep olur. Umudumuz olan o erdemli siyaset yolculuğunda tedavi edilemez enfekte alanlara yol açar. Maazallah ihanete kadar gidecek bir yola kapı aralar. İhanet, sadakatsizliğin vücut bulmuş, bir nevi yediğin ekmek teknesine pisleme halidir. Sadakat ise içten aidiyet, yürekten bağlılığı ifade eder. Yani bir şeye sadık olmak, onunla kurduğu bağı koparmamak, bu bağı tıynetimizde hep canlı tutmaktır. ‘’ Sadakat’’ özellikle ülkeye sadakat her şeyden her değerden daha kıymetlidir. Sayın Kılıçdaroğlu’nun sorunlu alanları büyüten iç acıtan hamlelerine baktığımızda durum gaflet durumunu çoktan aşmış ‘’ müstemleke siyasetçi’’ algısı yaratacak bir duruma evrilmiştir. Bir genel başkan için ülkesini kötülemek ülkesini aşağılamakla eşdeğer bir çabadır. Asıl olanın iktidarın yanlışlarını ortaya koyup bunlarla ilgili çözüm önerileri sunmak bunlar yapılmadığı takdirde iktidarı halka şikâyet etmek geliştireceğin iktidara matuf argümanlarla halkı ikna etmek insanların gönlüne iltica etmek olmalıdır. Yoksa kerameti kendinden menkul ülkelere ülkeni şikâyet etmek veya iktidar dilenmek olmamalıdır. Bu sorun aslında Sayın Kılıçdaroğlu için sürekli kaybetmenin getirdiği bir ‘’ siyasal yetersizlik’’ sorununa ilave ciddi bir ‘’siyasal basiretsizlik’’ sorunu yanında ayrıca ‘’ulusal güvenlik’’ sorununa da dönüştüğünü göstermektedir.
Bu haber 278 defa okunmuştur.
|
|
||||||||
Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |